Menü
0(342) 215 42 59
7/24 Online Satış

Cennet meyvesi “Antepfıstığı”

 

 

 

 

 

Bence Havva, akıllı ve çekici bir kadındı. O yüzden hani bir elmaya kanmış olması bana inandırıcı gelmiyor. Antepfıstığı cennet meyvesi olarak tanımlandığına göre, Havva’nın kalbini çalan meyvenin Antepfıstığı olma ihtimali de yüksek.

Olayın hikayesini çeşitli kaynaklardan yansıtacağız, ama bir de resmi olmalı bu işin değil mi?

Ben de bunu sevgili dostum Uğur Karayurt’tan rica ettim. Adem’in Havva’ya Antepfıstığı sunarken çizebilir misin dedim. Kırmadı beni ve bu güzel karikatürü çizdi.

Antep fıstığı ağacının kökenleri konusundaki kaynaklar hep Orta Asya’yı işaret ediyor. Antep Fıstığı, dünyanın en eski sert kabuklu meyvelerinden biri.

Bazı bilim adamları 700 bin yıl önceye kadar gerilere gitse de M.Ö. 6750 yılına ait kalıntılarda fıstık kalıntılarına rastlandığı biliniyor.

Adının geçtiği ilk çağlardan itibaren kral sofralarında dahi kendine yer edinmiş, lezzeti ve değeri bilinen bir ürün olmuş. Antep Fıstığı’nın ilk olarak Etiler tarafından Güney Anadolu’da kültüre alındığı biliniyor. 1. yüzyılın başlarında ise en önemli doğal yetişme alanlarından biri olan Suriye’den İtalya’ya götürülmüş, ardından eşsiz lezzeti nedeniyle diğer Akdeniz ülkelerine de yayılmış.

“Fıstık ağaçlarının Babil’in asma bahçelerini süslediği, Saba Melikesi Belkıs’ın  

çok sevdiği fıstığı halk tüketmesin diye saray dışında yenilmesini yasakladığı da efsaneler arasında.

Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan risalede Halep’te mutasarrıflık yapan Fıstıkçızade Şahap Efendi tarafından bölgedeki saraya gönderilen ve fıstık üretiminin islahına yönelik efsane şöyleymiş:

“Piste yahut fıstık nam bu zahireyi adeta zebercedi (fıstık yeşili) altun saymak iktiza eder (lazımdır), çünkü menşei (kaynağı) cennettir. Esatirin (efsane) demesiyle Âdem Babamız ile Havva Validemiz zahire-i memnu’yu (yasak meyve) taam edip (tadıp) icla-yı cennet (cenneten sürülmek) edildikte, alem-i arza düşüp türlü cefaya maruz kalmışlar. Evvela iaşe (yiyecek) bulmaları lazım geldiğinde cennet mahsulünün hiçbirini bulamayıp zelil (zavallı) olmuşlarsa da, zaman içre dünyanın nebatatına (bitki) aşinalık kesbedip (kazanıp), nefis köreltmişler. Adem Babamız umum vaktini etrafı keşfe verirken, Havva Anamız da hane yakınında ziraatle iştigal edermiş.”

“Gel zaman git zaman Havva Anamız ilk evladına hamile kalmış. Alametlerden, Allah’ın kendilerine bir evlat vereceğine hükmeden Adem ile Havva pek mesut olmuşlar. Lakin, gecelerden birinde Havva Anamız rüyasında cennet meyvelerinden mamul et’ime-i lezize (lezzetli yemekler) bir sofra görüp, tadına bakamadan istikaz etmiş (uyanmış).  Adem Efendimize dönüp girye-künan (gözyaşı dökerek) cennet taamına iştiyakını (özlemini) arz etmiş. Zevcesini nalan gören Adem Aleyh-i Selam hicrana gark olup Havva Anamıza akdedmiş (söz vermiş), kendini yola atmış ki lezzetli bir rızık bulsun. Mütehayyir (şaşkın), heveskar ve dahi gayretkeş imiş ondan kim avradı bundan evvel kendisinden  hiçbir talepte bulunmamış tek bir taş bile istememiş imiş. Saatlerce tenkib ( araştırmak) ve dahi tahkik etmiş fakat ne mümkün, arzın zevahiri ile cennetinki müsavi (denk) olur mu? Akşam olurken mahcup eve dönecekken elini yaradan Mevla’ya açıp yardım dilemiş. Ol dakika gökteki bulutlar aralanıp bir ziya huzmesi karşısındaki ağaca düşmesin mi? Anda ağacın yanına varıp meyvesini koparmış, ağzına atmış. Evvela dışarıdaki mülayim kabuğun kekre lezzeti, ahiren de içindeki haceri zarfın sertliği pek fena gelince yeise (umutsuzluğa) kapılmış. Lakin ağzından çıkaramadan pistenin hoş kokusu ile nihan (saklı) lezzetini tahattur etmiş (hatırlamış). Çün esasen cennette taam ettikleri fıstıklar kabuksuz imiş ve dahi cennetin zahiresini dünyada bulsan bile önce zahmet çekip ayıklamak, emek edip hazırlamak iktiza etmekteymiş.”

“Adem Aleyh-i Selam hasat ettiği pistelerin kabuklarını ayıklayıp Havva Anamıza verdikte, Havva Anamızın yüzüne nur gelmiş, adeta kendini yeniden cennette zannetmiş. Çünki Adem Babamız anın için olmazı mümkün kılmış. Ol dakika zevcinin hem kendine hem batınındaki yavruya verdiği kıymet-i kübrayı (büyük değeri) idrak etmiş. Havva Validemizin yüzünde o gün zuhur eden nur o günden beru her velid olanın (doğanın) yüzüne aksetmekteymiş. Andan kelli, cins-i latif hamile kaldıklarında aşererler ki esasında Havva Anamızın cennet taamına ve dahi zevcinin hassas alakasına mazhar olma iştiyakının tekrarıdır.”alıntı

1 (1)

 

Bilinen en eskili afrodizyak

Antep Fıstığının faydalarına gelince, adeta her derde deva bir lezzet kutusu…

Yorgunluğu azaltıyor, Zihin ve bedeni güçlendiriyor.
Kan şekerini düşmesinde düşürmesinden kansızlığı gidermeye kadar geniş bir sağlık yelpazesinden söz etmek mümkün.

Demir oranının yüksekliği nedeniyle çocuk ve kadınlarda kansızlığı hafifletiyor.
Kalori oranı yüksek, ancak kilo aldırmıyor, içeriğinde yağlar enerjiye dönüşüyor.

Kalbe iyi geliyor, böbrek ve safra kesesindeki ağrıları hafifletiyor.

İyi bir kolesterol düşürücü.

Posa oranı birçok bilinen gıdadan daha yüksek olduğu için bağırsakların düzenli çalışmasını sağlıyor.

Bilinen en etkili afrodizyaklardan biri.

Kanser önleyici etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış.
Omega 3 ve Omega 6 içeriyor.

Tiamin, B3, B6, A, Pro vitamin ve B12 zengini bir besin.
E vitamini açısından zengin olması yaşlanmayı geciktirir.
Antep fıstığı yağı kırışıklıkları azaltıyor.

Besin Değeri

100 gramda

% Günlük Değer *

Kalori

560 kcal

% 28.0

Karbonhidrat

27.2 g

% 9.1

Lif

10.6 g

% 42.4

Protein

20.2 g

% 40.3

Yağ

45.3 g

% 69.7

Kolesterol

0.0 mg

% 0.0

A Vitamini

516.0 IU

% 10.3

C Vitamini

5.6 mg

% 9.3

Potasyum

1025.0 mg

% 29.3

Kalsiyum

105.0 mg

% 10.5

Demir

3.9 mg

% 21.8

 




Yardım mı gerekli
Fıstık Cumhuriyeti
Merhaba, siparişleriniz hakkında yardıma ihtiyacınız varsa bize yazın
Birkaç dakika içinde dönüş yapalım